Sağlıklı Beslenmek
- Sağlıklı Beslenmek
Sağlıklı beslenmek büyüklerimizden sürekli duyduğumuz yapmamızı söyledikleri bir sözdür. Peki neden sağlıklı beslenmeliyiz? Neden büyüklerimiz bize sürekli sağlıklı beslenin diyor? Bir arabanın yakıtı ne kadar iyi ise o kadar güzel sürüş yapılır. Vücudumuz da aynı şekilde, yakıtını ne kadar iyi besinle doldurursak hayat yolculuğumuzu o kadar iyi devam ettiririz. Eğer yediklerimize dikkat ediyorsak çoğu zaman içindekiler kısmını okuduğumuz cips, çikolata veya kola ambalajlarında, birçok anladığımız fakat gerçekte ne olduğunu bilmediğimiz maddeler yazar. "Trans Yağ Yoktur" yazısı ne kadar içimizi rahatlatsa da içindeki diğer şeylerin ne olduğu konusu kafamızı bulandırabilir. Mesela meyve suyularında sitrik asit yazısını gördüğümüz olabiliyor. Peki, neymiş bu ne olduğunu bilmediğimiz maddeler bakalım:
Sitrik asit, doğal olarak turunçgillerde, özellikle limon ve limon türlerinde bulunuyor. Onlara ekşi tatlarını veren aslında sitrik asittir denilebilir. Bu madde ilk baş İsveçli bir araştırmacı tarafından bulunuyor ve limon suyundan türetiliyor. Kendileri kokusuz ve renksizdir. Asitli ve ekşi tadından dolayı alkolsüz içecekler ve şekerlerde, raf ömrünü uzatmak için ve tat verici olarak kullanılıyor. Ayrıca bakteri ve virüslere karşı dezenfektan olarak da kullanılıyor. İşte bahsettiğimiz abur cuburların bileşenlerinde rastladığımız sitrik asit, turunçgillerde doğal olarak bulunanlardan farklı. Bunun nedeni ise bu katkı maddesinin narenciye meyvelerinden üretilmesinin maliyetinin çok fazla olması ve talebin çok olmasıdır. Üretilen sitrik asit FDA tarafından genel olarak güvenli olduğu belirlenir. Fakat uzun süre çok miktarda tüketildiğinde zararları hakkında bir çalışma yapılmamıştır. Yine de alerjik reaksiyonlar ve hastalıklara yol açtığı bildirilmiştir. Raporlarda ise ödem, kireçlenme ve eklem ağrısı, kas ve mide ağrısına neden olduğu kaydedilmiştir. Bu yüzden de bu yapay formlar üzerinde daha fazla çalışma yapılması istenmiştir.
Cipslerde bulunan monosodyum glumat (MSG), bu madde sıklıkla kullanılan bir lezzet artırıcıdır. MSG tat almadan sorumlu sinirleri uyararak yiyeceklerin tadını güçlendiriyor. Katkı maddesi olarak kullanılmasının sebeplerinden biri katılan madde içinde glutamik asitten daha hızlı ve daha iyi çözünmesidir. Bu gibi özellikleri sayesinde ticari açıdan popüler ve yararlı kılmaktadır denilebilir. Dünyada en çok bilinen ve kullanılan MSG, gıdaya umami diye adlandırılan farklı bir tat katıyor. Bilimsel olarak bu tat acı, tatlı, ekşi, tuzlunun yanında beşinci tat olarak biliniyor. MSG vücudumuza girdiğinde sindirim kanalından , ilk geçişinde iyonlarına ayrışıyor. Büyük bir kısmı bağırsak lümeninden emiliyor. Vücudumuz da doğal olarak bulunan glumatla MSG'de bulunan gulumatı aynı şekilde metabolize ediyor. Mesela vücudumuz, domateste bulunan doğal glumatla domates sosuna eklenmiş MSG'yi ayırt edemiyor. Monosodyum glumat (MSG)'nin ABD, AB ve Türk bayrakları altında kullanımı yasal olan bir gıda katkı maddesidir. Bakteri fermantasyonu yoluyla melasdandan* elde ediliyor ve ayrıca gluten veya soya proteini gibi sebze proteinlerinden de üretiliyor. Madde on iki haftadan küçük bebekler için hazırlanmış gıda ürünlerinde kullanılması tavsiye edilmiyor. FDA tarafından yapılan araştırmalar sonucu çoğu insan için zararsız olarak belirlenmiştir. Fakat migren, astım, epilepsi gibi bazı hastalıkları olan insanlarda yan etkilerinin görülebileceği belirtilmiştir. MSG vücuda alındıktan sonra özellikle Çin Restoranı sendromu olarak bilinen etkilere yol açıyor. Çin restoranlarında lezzeti artırmak için bolca kullanılan bu maddenin bazı insanlarda göğüs ağrısı, baş ağrısı, yüzde kızarıklık, nefes darlığı, terleme ve ödem gibi kötü etkilere yol açtığı görülmüştür. Zaten bu nedenle Çin Restoranı sendromu olarak biliniyor. Bu gibi yan etkilerin ötesinde bazı araştırmalar sonucu daha çok ve daha sık yeme isteği uyandırdığı ve buna bağlı olarak ilerleyen zamanlarda MSG içeren besinlerle beslenen insanlarda obezite, diyabet ve Alzheimer gibi bir takım hastalıkların ortaya çıkma olasılığını artırıyor. Lafın kısası aroma artırıcı monosodyum glumatın değişik organ ve sistemlerde toksik etkileri araştırmalar sonucu görülmüştür. Bütün bunların yanında vitamin C ve vitamin E gibi antioksidan özellikli organiklerin MSG'nin olumsuz etkisini azaltabildiği hatta ortadan kaldırdığı da saptanmıştır.
İşte şimdi en azından daha bilgili ve yediklerimizi daha iyi kontrol edebilecek seviyeye geldik. Tam konumuza dönecek olursak "Sağlıklı beslenmek için neler yapmalı?" sorusuyla karşı karşıya geliyoruz. Bunun için de işte sıralayacağımız maddeleri alışkanlık haline getirmek bizim sağlıklı beslenmemiz için kayda değer adımlardan olabilir.
- Her öğün taze sebze-meyve tüketin.
- Tam taneli tahıl ürünlerini tüketin.
- Lifli besinleri tercih edin.
- Sağlıklı yağları tercih edin.
- Daha az şeker ve şekerli gıda tüketin.
- Daha az tuz kullanın.
- Farklı kaynaklardan protein almaya çalışın.
- Kalsiyum açısından zengin beslenin.
- Fiziksel aktivite ile beslenmenizi dengede tutun.
Tabi ki tüm bunları bir anda söylediğimiz ya da sizin istediğiniz şekilde söylemediğimiz için bize gıcık olabilirsiniz. Fakat kendiniz için kendi tarzınızla size göre kolaydan zora doğru sıralayarak tek tek alışkanlık haline getirmeye çalışabilirsiniz. Bu arada spor yapmayı es geçmemek önem vermek sizin için çok faydalı olacaktır. Özellikle yoğun çalışıyor ve bazı anlar bir yerde tıkılıp kalıyorsanız spor yaparak , fakat kendinizi çok yormadan çünkü geri kalan enerji ile diğer işlerinizi tamamlamanız gerekebilir, beyninize daha çok oksijen göndererek kendinizi bu anlamda ferahlamış bir kafayla işinize daha açık akılla devam etmenizi sağlayabilirsiniz. Tüm bu önerilerimiz sadece sağlıklı bir beslenme programı veya yağlı vücudunuzu fitleştirmek için değil, hayatınızın belli bir düzende ilerlemesi ve kaliteli bir yaşam sürmek için de yardımcı olacak değerli tavsiyelerdir.