Manuel Terapi
- Manuel Terapi
- Manuel Terapi Nedir?
- Yapılan Uygulamalar Nelerdir?
- Hangi Kişiler İçin Uygundur?
- Manuel Terapi Sonrası Ağrılar Tekrarlar Mı?
Manuel Terapi Nedir?
Manuel Terapi, özellikle kas-iskelet sistemine bağlı sorunlarda, detaylı bir değerlendirme sonucunda herhangi bir cihaza ihtiyaç duymadan manuel olarak gerçekleştirilen uygulamaların bütünüdür. Farklı ekoller tarafından farklı yaklaşımlar benimsenmektedir;
- Osteopatik manuel terapi,
- Mulligan Yaklaşımı,
- McKenzie Yöntemi,
- Kiropraktik Tedavi,
- Fasyal Distorsiyon Modeli
Başarı oranını üst seviyelere taşıyabilmek için, doğru değerlendirme ve amaç odaklı uygulamalar gerekmektedir. Her bireyin özel durumuna ve yapılan uygulamaya göre seans aralıkları 3 ila 7 gün arasında değişebilir. Seans aralıkları, şiddetli rahatsızlıkların azalmasına bağlı olarak uzatılabilir. Dejenerasyonun bir günde meydana gelmediği gibi, iyileşmeyi bir seansta beklemek de gerçekçi bir yaklaşım değildir.
İyileşme süreci zaman gerektirir. Manuel terapi, kişinin ağrısını kısa sürede hafifletebilir. Ancak tam anlamıyla iyileşmeden bahsetmek mümkün değildir. Uyguladığımız tedaviyi desteklemek amacıyla düzenli egzersiz programının sürdürülmesi önemlidir. Kalıcı sonuçlar elde edebilmek için, kişinin belirli aralıklarla kontrol ve egzersiz düzenlemeleri için terapiste başvurması faydalı olabilir. Danışan ve terapist iş birliği, sürecin etkili bir şekilde yönetilmesi açısından gereklidir.
Yapılan Uygulamalar Nelerdir?
Hangi dokuya, hangi amaçla ve ne şekilde müdahale edileceği, değerlendirme sonuçlarına göre belirlenir. Manuel terapi yöntemleri çeşitlilik gösterir ve uygulama seçimi profesyonel bir değerlendirme gerektirir;
- Myofasyal gevşetme,
- Mobilizasyonlar,
- Manipülasyonlar,
- Friksiyonlar,
- Tetik nokta çalışmaları,
- Kupa masajları,
- Klasik masaj,
- Konnektif doku masajı,
- Fonksiyonel masaj,
- Bantlama.
Manipülasyon videolarının geniş ilgi gördüğünü belirtmekte fayda var. Ancak unutulmamalıdır ki manipülasyon, manuel terapinin sadece bir bölümünü oluşturur ve her bireye uygulanamayabilir. Manuel terapiye başlamadan önce kişiye özgü bir değerlendirme yapılmalıdır. Yaş, romatizmal hastalıklar, gebelik durumu ve uzun süreli ilaç kullanımı gibi faktörler öncelikle göz önünde bulundurulmalı ve buna göre bir karar verilmelidir.
Seanstan sonra, gerçekleştirilen uygulamaları desteklemek amacıyla kişiye özel egzersizler öğretilir ve evde yapması için ödev verilir. Bu yaklaşım, iyileşme sürecini hızlandırmaya yardımcı olur ve tamamlar. İyileşme sürecinin etkili bir şekilde ilerlemesi için beslenme alışkanlıkları, alkol ve sigara kullanımı ile stres yönetimi gibi faktörler de büyük önem taşır. Bu nedenle, bu konuda da gerekli yönlendirmeler yapılmalıdır.
Hangi Kişiler İçin Uygundur?
Kimlere uygulanmaması gerektiği konusunda bilgi vermek işimizi kolaylaştırabilir. Kırık veya tümör gibi ciddi durumlar ile ciddi sinir sıkışmalarında, hastaya dokunmaktan kaçınılmalıdır. Ayrıca, dikkatli olunması gereken diğer durumlar da mevcuttur;
- Yaşlı bireyler
- Çocuklar
- Hamileler
- Romatizmal hastalığı bulunanlar
- Uzun süre kortizon kullananlar
- İleri düzeyde osteoporozu olanlar
Bu kişilere her uygulama yapılmaz. Manuel terapi aşağıda sıralanan durumlarda güvenle ve başarıyla uygulanır.
- Bel fıtığı
- Mekanik bel ağrıları
- Baş ağrıları
- Migren
- Boyun düzleşmesi
- Boyun fıtığı
- Sinir sıkışması
- Fibromiyalji
- Kas yırtılması
- Tüm eklem sorunları (Diz, kalça, dirsek, omuz, el bileği, ayak bileği, iliosacral eklem)
- Donuk omuz
- Topuk dikeni
- Skolyoz
- Fasyal gerginlikler
- Karpal tünel sendromu
- Menisküs lezyonları
- Bağ yaralanmaları
- Kırık sonrası immobilizasyona bağlı oluşan limitasyonlar
Manuel terapi ve özelleştirilmiş egzersiz programları, en yaygın olarak karşılaşılan fıtık problemlerini de iyileştirmede etkili olabilir. Fıtık rahatsızlığı, yaygın inanışın aksine kalıcı değildir ve uygun yaklaşımlarla tedavi edilebilir bir durumdur. Ayrıca, manuel terapinin kapsamı, hamilelik döneminde bel ağrıları, kas spazmları, kadınlarda pelvik taban sorunları ve nörolojik hastalıklar gibi farklı alanlarda da genişlemektedir.
Manuel Terapi Sonrası Ağrılar Tekrarlar Mı?
Tekrarlanmaması için, dokunun tam iyileşmesi gerekmektedir. Bu noktada belirleyici faktör sadece ağrının geçmiş olması değil, aynı zamanda tam bir iyileşme sürecinin tamamlanmış olmasıdır. Ağrının kaybolması, iyileşmenin başladığını gösterir; ancak bu süreç henüz tamamlanmamıştır. Bu aşamada gelişen iyileşme dokusu daha zayıf olabilir. Sağlıklı ve güçlü bir doku haline dönüşebilmesi için gerekli stimülasyon sağlanmalıdır. Eğer tam anlamıyla sağlıklı iyileşme gerçekleşmezse, düşük şiddette bile olsa yükleme veya travmaya maruz kaldığında, tekrar yaralanma riski ve sürecin yeniden başlama olasılığı ortaya çıkar. Bu nedenle, sağlıklı bir iyileşme süreci için egzersiz yapmak, dengeli beslenmek ve stres yönetimini iyi bir şekilde sağlamak önemlidir. Böylece dokunun sağlam yapısına kavuşması ve sağlıklı bir şekilde iyileşmesi mümkün hale gelir. Her dokunun ihtiyaç duyduğu uyarımın farklı olabileceğini unutmamak önemlidir.
Kıkırdak dokusunun kompresyona ihtiyaç duyduğu bir süreçte, bağ dokusunun ise gerilim gerektirdiği dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, kişiye ve hasar gören dokuya özel egzersizlerin seçilmesi oldukça önemlidir. Genel egzersiz yönergelerinden ziyade bireyselleştirilmiş egzersiz programlarına geçiş, daha uygun bir yaklaşım olacaktır. Doğru yükleme stratejileri ile kişinin yükleme kapasitesi artırılabilir. Bu sayede manuel terapi uygulanan bireyler, spor yaparken sakatlanma riskini azaltabilir, ağır kaldırmalarda fıtık gibi sorunlarla karşılaşmayabilir, masa başı çalışmaları sırasında oluşabilecek rahatsızlıkları en aza indirebilir ve günlük aktiviteleri sırasında daha rahat hareket edebilirler.
Pandemi, bize evde kalmak ve hareketsiz kalmak durumunun vücut için ciddi sonuçlar doğurabileceğini açıkça gösterdi. Sağlıklı bir yaşam sürebilmek için vücuda uygun yükleme yapmak oldukça önemlidir. Otuzlu yaşlardan sonra, vücutta meydana gelen yıkıma karşı direnci arttırmak için en etkili yol egzersizdir. Çocuklarda doku yenilenmesi ve yapılanma süreci en üst düzeydedir. Bununla birlikte, yaş ilerledikçe doku yenilenmesi daha zorlu hale gelebilir, özellikle çocukluktan ergenliğe geçiş döneminde bu daha belirgin hale gelir.