Sedasyon Uygulamalarında Yetki Aşımı
- Sedasyon Uygulamalarında Yetki Aşımı
- Sedasyon Uygulamalarında Yetki Aşımı
Merhaba.
Biz Medikal Malpraktis Derneği olarak, sağlıkta yaşanan ve yaşanabilecek olan olumsuz bir takım durumlara karşı siz değerli hekim ve sağlık uzmanı dostlarımıza rehber olmayı hedefliyoruz.
Tıpta birçok alanda sedasyon ve anesteziyolojik uygulamalara başvurulmaktadır. Bu konuda belirlenmiş olan yetki sınırlarının bilinmesi, hukuki anlamda sorun oluşmasını önleyecektir.
Derneğimiz üyesi Uzm. Dr. H. Yurday Çetin, siz değerli hekim ve sağlık uzmanı dostlarımıza yol gösterecek bir makale hazırladı.
Sedasyon Uygulamalarında Yetki Aşımı
Anestezi uygulamaları, çalışılan hastanenin ya da sağlık kuruluşunun herhangi bir yerinde ihtiyaç duyulduğunda yapılmaktadır. Ameliyathane dışında yapılan uygulamalardan bir tanesi de sedasyondur. Meslek pratiğinde sedasyon uygulayabilen hekim grupları, sadece anestezi uzmanları değildir. Yoğun bakımda çalışmaya yetkili ihtisas sahibi hekimler, acil tıp uzmanları, gastroenteroloji uzmanları da sedasyon uygulayabilmektedirler.
Sedasyon uygulaması esnasında çok hafif bir sakinlik sağlanmasından başlayıp, istenmese de genel anestezi safhasına kadar gidebilen klinik durumlarla karşılaşılabilir. Bu sebeple sedasyon uygulayacak hekimin ileri yaşam desteği sağlayabilecek donanıma sahip olması gerekmektedir. Aksi takdirde ileri derecede solunum sıkıntısı geliştiğinde veya solunum tamamen durduğunda hastayı hayatta tutabilmek mümkün olmayacaktır.
Sedasyon uygulamasında çeşitli ajanlar kullanılabilir. Sedasyon için ilaç seçimi hastanın fiziksel ve tıbbi durumuna, yapılacak işleme ve sedasyonu yapan kişinin alışkanlıklarına göre değişebilir.
Özellikle gastrointestinal sistemin endoskopik incelenmesinde gastroenterologlar tarafından sedasyon için benzodiazepin grubu ilaçlar, ketamin ve çeşitli opioidler (özellikle pethidin) sıklıkla kullanılmaktadır. Endoskopi kliniklerinde benzodiazepin ve opioidlerin etkisini uzaklaştırmak ve taburculuğu süratlendirmek için bu ilaçların antidotlarının da kullanıldığına şahit olmaktayız. Sıklıkla göz ardı edilen şey ise bu antidotların, antagonize ettikleri benzodiyazepin ve opioidlerin yarılanma süresinden daha kısa yarılanma sürelerine sahip olmalarıdır. Bu özelliklere dikkat edilmezse katastrofik olayların oluşması çok kolaylaşır.
Endoskopik inceleme esnasında anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanının sedasyon uygulaması gerektiğinde tercih edilen ilaçlar, günümüzde propofol ve remifentanil gibi kısa etkili ajanlardır. Bu ilaçların yarılanma ömürleri kısa olduğu için hastaların ilaç etkisinden kurtulması ve taburcu olabilecek şartlara ulaşmaları daha kısa sürede gerçekleşmektedir. Bu sebeple endoskopistler arasında da özellikle propofolün kullanımının yaygınlaştığını görüyoruz. Ancak bu hipnotik ajan, doza ve hasta özelliklerine bağlı olsa da, çok kolay ve çok kısa süre içerisinde dolaşım ve ciddi solunum depresyonuna yol açmaktadır. Ne yazık ki, propofolun antidotu yoktur. İleri yaşam desteği sağlayabilecek imkân ve tecrübe olmadan kullanıldığında ciddi hasar ve/veya ölüm kaçınılmazdır.
Anestezist olmayan kişilerin propofol uygulaması tüm dünyada tartışma konusudur. Bazı ülkelerde buna izin verilirken, Avrupa Anesteziyologlar Cemiyeti (European Society of Anaesthesiologists) anestezistlerin dışında yoğun bakım ve acil tıp uzmanları haricinde başka klinik doktorlarının sedasyon amaçlı propofol kullanmalarına karşıdır. Dikkat çekici bir başka konu ise Türkiye’de bu ilaçların prospektüslerinde de adı geçen klinikler haricinde kullanılamayacağı açıkça belirtilmektedir.
TTB Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın ‘Yetkinlik Dışı Faaliyet Yasağı’ başlıklı 18. maddesine göre; “Hekim tıbbi görevlerini yerine getirirken, gecikmenin hasta yaşamını tehdit edebileceği zorunlu durumlar dışında özel bilgi, beceri gerektiren bir girişimde bulunamaz.”
TTB Disiplin Yönetmeliği 4/r hükmüne göre ise; “Acil durumlar dışında özel bilgi ve beceri gerektiren girişimlerde bulunarak hastaya zarar vermek” disiplin yaptırımı uygulanması gereken bir fiildir.
Tüm bu bilgiler ışığında aksi davranış söz konusu olduğunda, bunun sağlık hukukunda karşılığı “yetki aşımı” kavramı ile ifade edilir. Dolayısıyla hasta zarar gördüğünde veya ölüm gerçekleştiğinde idari davalar ve ceza davaları ile karşılaşılacaktır. Yapılan tıbbi uygulamaların sadece tıbbi açıdan uygun olması yeterli değildir. Hukuka da uygun olmalıdır.
Uzm. Dr. Hasan Yurday Çetin
Medikal Malpraktis Derneği