Yaşam Kalitesini Düşüren Psikolojik Bir Sorun: Sosyal Anksiyete Bozukluğu
- Yaşam Kalitesini Düşüren Psikolojik Bir Sorun: Sosyal Anksiyete Bozukluğu
- Sosyal Kaygı (Anksiyete) Bozukluğu Nedir?
- Sosyal Kaygı Bozukluğunun Toplumda Görülme Sıklığı Nedir?
- Sosyal Kaygı Bozukluğuna Yol Açan Etkenler Nelerdir?
- Sosyal Kaygı Bozukluğu Ne Gibi Olumsuz Tablo Oluşturur?
- Sosyal Kaygı Bozukluğunda Ne Gibi Terapi Yöntemleri Uygulanır?
Sosyal Kaygı (Anksiyete) Bozukluğu Nedir?
Sosyal kaygı bozukluğu, kişinin diğer insanlarla etkileşime girdiğinde yoğun endişe veya rahatsızlık hissi duyması olarak tanımlanabilir. Bu endişe genellikle, bir kişinin kendisini yargılayıcı ya da eleştirel gözlerle görmesi ve başkalarının onun hakkında ne düşündüğüne ilişkin aşırı endişe duyması ile birlikte gelir. Sosyal kaygı bozukluğu, bir kişinin günlük yaşantısını olumsuz etkileyebilir ve iş, okul veya sosyal yaşamda zorluklar yaşamasına yol açabilir. Bu nedenle ciddiye alınması gereken bir psikolojik bozukluktur.
Sosyal Kaygı Bozukluğunun Toplumda Görülme Sıklığı Nedir?
Sosyal kaygı bozukluğu, dünya çapında oldukça yaygın bir kaygı bozukluğudur. Yapılan araştırmalara göre, dünya genelinde yaklaşık her 10 kişiden biri sosyal kaygı bozukluğu yaşamaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri'nde, yaklaşık 15 milyon kişi sosyal kaygı bozukluğu yaşamaktadır. Ayrıca, Avrupa Birliği'nde de yaygın bir durumdur ve yaklaşık olarak her 20 kişiden birinde görülür.
Türkiye'de de sosyal kaygı bozukluğu oldukça yaygındır. Yapılan araştırmalar, Türkiye genelinde yaklaşık olarak her 10 kişiden birinin sosyal kaygı bozukluğu yaşadığını göstermektedir.
Sosyal Kaygı Bozukluğuna Yol Açan Etkenler Nelerdir?
Sosyal kaygı bozukluğuna yol açan etkenler karmaşık ve çeşitlidir;
- * Genetik faktörler: Ailede sosyal kaygı bozukluğu öyküsü olan kişilerde, sosyal kaygı bozukluğu riskinin daha yüksek olduğu gözlenmiştir.
- * Beyin kimyasındaki dengesizlikler: Serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi beyin kimyasallarının dengesizliği, sosyal kaygı bozukluğuna neden olabilir.
- * Çevresel faktörler: Zorlu bir çocukluk dönemi, olumsuz yaşam olayları, yoğun stres, yalnızlık, ayrılık, iş kaybı, boşanma ve diğer benzeri faktörler, sosyal kaygı bozukluğu gelişimine katkıda bulunabilir.
- * Kişilik özellikleri: Mükemmeliyetçilik, özgüven eksikliği, düşük özsaygı, sosyal kaygı bozukluğunun gelişiminde rol oynayabilir.
- * Sosyal faktörler: İçinde bulunulan sosyal ortamda aşırı eleştiri, baskı, olumsuz sosyal geribildirim, aşağılama, hor görme, sürekli yargılama, eleştirme, kınama gibi faktörler, sosyal kaygı bozukluğuna yol açabilir.
Bu faktörler sosyal kaygı bozukluğunun gelişimine katkıda bulunabilir, ancak sosyal kaygı bozukluğunun oluşumunda tek bir etken yoktur. Bu nedenle, sosyal kaygı bozukluğu olan kişilerin tedavisi de bütüncül bir yaklaşım gerektirir.
Sosyal Kaygı Bozukluğu Ne Gibi Olumsuz Tablo Oluşturur?
Sosyal kaygı bozukluğu, bir kişinin günlük işlevselliğini etkileyebilir ve iş, okul veya sosyal yaşamda birçok olumsuz sonuç doğurabilir. Bazı olumsuz etkileri şunlardır:
- * Sosyal hayatta zorluklar: Sosyal kaygı bozukluğu olan kişiler, topluluk önünde konuşma yapmak, yeni insanlarla tanışmak, sosyal etkinliklere katılmak veya bir gruba katılmak gibi günlük sosyal etkileşimlerde zorluk çekebilir.
- * İlişki sorunları: Sosyal kaygı bozukluğu olan kişiler, romantik ilişkiler, arkadaşlıklar veya işyeri ilişkileri gibi insanlarla etkileşimde bulunmayı gerektiren ilişkilerde de zorlanabilir.
- * Özgüven eksikliği: Sosyal kaygı bozukluğu olan kişiler, kendilerine olan güvenlerini kaybedebilir ve kendilerini değersiz hissedebilirler.
- * Depresyon: Sosyal kaygı bozukluğu olan kişiler, sıklıkla depresyon gibi diğer psikiyatrik sorunlarla birlikte görülür.
- * Meslek seçiminde zorluklar: Sosyal kaygı bozukluğu olan kişiler, mesleklerinde veya işlerinde başarı için gereken sosyal becerileri geliştirmede zorlanabilirler.
- * Sağlık sorunları: Sosyal kaygı bozukluğu olan kişiler, sıklıkla sağlık sorunları yaşarlar, çünkü stres ve kaygı fiziksel sağlık üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir.
Sosyal kaygı bozukluğunun, bir kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilen bir durum olduğu gibi yukarıdaki maddelere ek birçok farklı durumda gözlemlenebilir. Tedavi edilmediği takdirde, sosyal kaygı bozukluğu olan kişiler, yaşamlarında önemli kısıtlamalar yaşayabilirler.
Sosyal Kaygı Bozukluğunda Ne Gibi Terapi Yöntemleri Uygulanır?
Sosyal kaygı bozukluğu tedavisinde birçok terapi yöntemi kullanılabilir. En yaygın kullanılan terapi yöntemleri şunlardır:
- * Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): BDT, sosyal kaygı bozukluğunun tedavisinde en etkili terapi yöntemlerinden biridir. Bu terapi yöntemi, kişinin düşüncelerini ve davranışlarını değiştirmeye odaklanır. Sosyal kaygı bozukluğu olan kişiler, sosyal etkileşimleriyle ilgili endişeleri ve korkuları üzerinde çalışarak, olumsuz düşüncelerini değiştirirler.
- * Sosyal Beceri Eğitimi: Bu terapi yöntemi, sosyal kaygı bozukluğu olan kişilerin sosyal becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur. Bu beceriler, günlük yaşamda sosyal etkileşimlerle başa çıkmak için gereklidir.
- * Grup Terapisi: Sosyal kaygı bozukluğu olan kişilerin grup terapisi, başka insanlarla iletişim kurmayı öğrenmelerine ve sosyal kaygılarını paylaşmalarına yardımcı olabilir.
Tedavi yöntemi, sosyal kaygı bozukluğu olan kişinin bireysel ihtiyaçlarına ve tercihlerine göre belirlenir. Tedaviye zaman ayırmak, destekleyici bir terapist bulmak ve tedaviye bağlı kalabilmek, sosyal kaygı bozukluğunun tedavisinde önemlidir.